29 Temmuz 2010 Perşembe

Yatmadan Önce Ekran Karşısına Geçmeyin

YATMADAN ÖNCE EKRAN KARŞISINA GEÇMEYİN!

Japonya’da yapılan bir araştırmaya göre; yatmadan önce bilgisayar ve televizyon karşısında fazla vakit geçirenler, bunu yapmayanlarla aynı uzunlukta uyusalar bile kendilerini daha yorgun ve daha az uyumuş hissediyor. Japonya’nın Osaka Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yatmadan önce zamanlarını bilgisayar veya televizyon karşısında geçirenlerin uykusuzluktan daha çok şikâyet ettiklerini ortaya koydu. Yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı araştırmada, uyku öncesi elektronik aletlerin karşısına geçen deneklerin sabahları kendilerini daha yorgun hissettikleri sonucuna varıldı. Araştırmanın en ilgi çekici yanıysa, daha az uyumaktan yakınan katılımcıların, aslında yatmadan önce bilgisayar karşısına geçmeyenlerle aynı süreyi uykuda geçirmelerine rağmen uykusuz kaldıklarını düşünmeleri. Bu durum, bilgisayar ve televizyon başında geçirilen uzun sürenin belki uyku süresini değil ama uyku kalitesi ve uyku ihtiyacını etkilemesine bağlanıyor. Uzmanlar, özellikle internet tutkunlarının yeterli miktarda uyusalar da daha yorgun uyandıklarını söylüyor.


Kaynak: Popüler Psikiyatri Temmuz/Ağustos 2008

Neden Gençliğimizden Daha Çok Olaylar Hatırlıyoruz?

Neden Gençliğimizden Daha Çok Olaylar Hatırlıyoruz?

Yaşantımıza geri dönüp baktığımızda ilk aklımıza gelen, bizi mutlu eden ya da üzen olayları hatırlama şansımız 15–25 yaş dönemidir. Psikologlar, anılarımızın bu dönemde köklendiğini bulmuştur. 19 ve 20li yaşların başında gördüğümüz filmleri, okuduğumuz kitapları daha iyi hatırlarız. Daha önce olmuş olan büyük olayları daha çok çağırırken, en çok hatırlanan kişisel tecrübelerimiz daha sonra oluşmaktadır. Neden bu belirli zaman diliminden anılara meyilliyiz? Bir neden yenilik. Ergenliğimizde, kaçınılmaz olarak, 30larımızdan olduğundan daha çok yeni tecrübe ediniriz. Bu hayatımızın en iyi hatırladığımız bölümüdür. Ama bu bütün hikâyeyi anlatmaz, çocukluk, birçok olayı açıkça hatırlayamadığımız bir dönemdir. Dolayısıyla, 15–25 yaş dönemi arasında özel bir şey olduğu görülüyor. Ergenliğin sonunda ve 20’li yaşların başlarındaki özelliklerden biri, çoğumuzun kim olduğumuza dair üzerinde çalıştığımız bir konudur. 20li yaşların başı, bizi daha çok canlı hatıralar biriktirmemize yönelten, kimliğimizin oluştuğu bir dönemdir. Ergenliğin sonunda ve yetişkinliğin başında beynimizin özel bir gelişim döneminden geçtiğini biliyoruz. Henüz kanıtlanamamış bir teori olsa da, yaşamımızın en güçlü anılarını biriktirdiğimiz, beynin en etkili dönemidir. Tabiî ki bütün teorilerin tutması mümkündür. Beynin oluşumu, kimlik arayışı ve tecrübeler birlikte güçlü bir kombinasyon oluşturabilir.


Kaynak: Psychologies, 2008

9 Temmuz 2010 Cuma

Küçük Mutluluklar

Küçük Mutluluklar

Hiç istenmeden getirilen bir fincan köpüklü kahve, akşam düşen bir düğmenin uykuyla savaşılarak dikilivermesi, durup dururken alınan bir demet dağ menekşesi insanı mutlu kılmaya yeterli olabilir. Bu yapılan işin, verilen hediyenin çok önemli olmasından değil, düşüncenin çok tatlı olmasındandır. Sevilen insan sizi aklından çıkarmıyor demektir. Sevgi büyük hediyeler, büyük yardımlarla değil, gerçekte bu küçük şeylerle de kendini belli eder. Bütün bunlardan dolayı, bu küçük mutlulukların insana hayat verdiğini, canlandırdığını düşünerek değer verdiğimiz saygı duyduğumuz dostlarımıza küçük sürprizler hazırlamayı prensip edinelim.

8 Temmuz 2010 Perşembe

8 SORUDA OYUN TERAPİSİ

8 SORUDA OYUN TERAPİSİ

1. Oyun neden önemlidir? Oyun çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimine yardımcı olmaktadır. Çocuklar oyun ile dış dünyayı tanır, hayata dair denemeler yapar, hayal ile gerçeği ayırt edebilmeyi öğrenir. Kısacası hayatla mücadele etmeyi deneyimler. Bu anlamda oyun, çocukların duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edebildiği en uygun dildir. Oyun çocukların gelişimine katkıda bulunurken aynı zamanda mutlu eder. Tüm çocuklar sadece eğlence amaçlı oynamaya cesaretlendirilmelidir.

2. Oyun terapisi nedir?
Çocukların yetişkinler gibi kendilerini ifade etmeleri kolay değildir. Oyun terapisi ile çocuklar kelimeleri kullanmak yerine oyun ve oyuncaklar aracılığıyla, kendini ifade edebilmeyi, günlük yaşamında baş edemediği problemleri çözebilmeyi ve olumsuz davranışlarını değiştirebilmeyi öğrenir. Oyun terapisinin amacı çocuğun kendini duygusal olarak iyi hissetmesini sağlamaktır. Çocuğun normal gelişimini etkileyen duygusal, davranışsal ve psikolojik problemleri ortadan kaldırmak ve problemin büyümesini önlemektir. Oyun terapisinin türleri, non-direktif (yönlendirilmemiş), kognitif (bilişsel davranışçı) ve Filial Terapidir. (anne-baba’da dâhil olur) Seanslar yaklaşık 50 dakika sürmektedir. Ancak Filial Terapi 30 dk, 15–20 seans sürmektedir.

3. Oyun terapisti kimdir?
Eğitimli bir oyun terapisti çocuk ile empati kurar. Çocuğun kendini anlaşılmış ve kabul görmüş hissetmesine, kontrol hissi ve farkındalık kazanmasına uygun ortamı sağlar. Yönlendirilmiş çalışmalar hedefe yöneliktir. Oyun terapistinin sorumluluğu rehberlik yapmak ve yorumlamaktır. Terapist problemli davranışın yerine daha olumlu davranışların ve düşüncelerin geliştirilmesine yardımcı olur. Terapinin önemli unsurlarından biri ödüllendirmedir. Bu yolla çocuğa hangi davranışlarının uygun hangilerinin uygun olmadığı yönünde doğrudan mesaj verilir.
Yönlendirilmemiş çalışmalarda ise oyun terapistlerini tanımlayan 8 ilke şöyledir:
1. Terapist çocuğu olduğu gibi kabul eder.
2. Terapist çocukla sıcak bir ilişki kurar.
3. Terapist çocuğun duygularını ifade edebileceği uygun ortamı sağlar.
4. Terapist çocuğun dışarı vurduğu duygulara karşı açıktır ve çocuğa içgörü kazandıracak şekilde ona geri yansıtır.
5. Terapist çocuğa kendi problemlerini çözebilmesine fırsat verir ve yaptığı seçimlere saygı duyar. Değişime karşı yaptığı seçimlerin sorumluluğunu çocuğa verir.
6. Terapist terapi sürecini hızlandıramaz, bu süreç zamanla gelişir.
7. Terapist çocuğu yönlendirmez ve çocuğun çizdiği yolu takip eder.
8. Terapist terapiyi sürdürebilmek için gerekli sınırları çizer.
Oyun terapisini çocuk psikoterapistleri, psikiyatri hemşiresi, sosyal hizmet görevlileri, rehber ve psikolojik danışmanlar, psikologlar, sanat terapistleri kullanmaktadır

4. Ne kadar zamanda sonuç alınır?
Bu süre çocuktan çocuğa değişmektedir. Yaşadığı travmanın ciddiyetine ve olayları nasıl algıladığına göre farklılık gösterir. Problemli davranış ne kadar yeniyse bunun aşılması o kadar kolay olacaktır. Bireysel danışma da 4 haftada bir, gruplarda 8 haftada bir aile görüşmesi ile anne-baba bilgilendirilir.



5. Oyun terapisi hangi durumlarda, kimlere uygulanır?
Oyun terapisi 3–11 yaş arası çocuklara uygundur.
o Boşanmış ailelerin çocuklarına,
o Evlat edinilmiş veya terkedilmiş çocuklara,
o Aile içi şiddet gören çocuklara,
o Okulda zorbalık gören veya zorbalık yapan çocuklara,
o Kaygı, korku ve fobileri olan çocuklara,
o Uyku bozukluğu ve kâbusları olan çocuklara,
o Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklara,
o Ailede kayıp ve yas olan çocuklara,
o Duygusal, fiziksel ve cinsel tacize uğramış çocuklara,
o Konuşma bozukluğu olan çocuklara, (kekemelik, tekrarlayıcı dil, bebek konuşması)
o Hiperaktivite ve Dikkat eksikliği tanısı almış çocuklara,
o Arkadaş edinmede güçlük çeken çocuklara,
o Ders çalışma ve okuma problemi olan çocuklara
o İçe çekilmiş ve sürekli mutsuz olan çocuklara,
o Uygunsuz davranışlar sergileyen çocuklara,
oyun terapisi uygulanmaktadır.

6. Çocuk oyun terapisi ile neler kazanır?
Çocuklar oyun terapisi ile özgüvenlerini kazanmayı, işbirliği yapmayı, başkalarına saygı durmayı, sorumluluk almayı ve sorumluluklarını yerine getirmeyi, kendini korumayı, dikkatini toplamayı, problemlerine çözüm yolu bulmayı, öfkesini doğru yönlendirmeyi, kendini doğru ifade edebilmeyi, sosyal ilişkilerini güçlendirmeyi, korkularını yenmeyi, konuşma bozukluklarını düzeltmeyi öğrenirler.

7. Oyun odasında neler vardır?
Oyun materyali olarak oyuncak mobilyalı ev, oyuncak ev aletleri, oyuncak aile, okul, oyuncak hayvanlar, telefon, birtakım kostüm ve aksesuarlar, ayna, su, kum havuzu, araba, uçak gibi oyuncaklar ve parmak boyası, oyun hamuru, her çeşit boya kalemi, kartonlar, çizim kâğıdı, etiketler gibi sanatsal malzemeler bulunur. Bütün oyuncakların ve materyallerin kullanımı kolay, taşınabilir, güvenilir, dayanıklı ve çocuğun sürekli erişebileceği yüksekliktedir.

8. Çocuğa oyun terapisine gelirken nasıl bir açıklama yapılmalıdır?
Çocuğa doktora gittiğini söylemek yerine, “Oyun terapisi, sen resim veya benzeri sanatsal bir faaliyet yaparken, hikâye anlatırken ya da herhangi bir oyuncak ile oynarken duygularını anlamana ve onlar hakkında konuşmana yardımcı olacak, çünkü onları içinde tutarsan ve ne hissettiğini fark etmezsen mutsuz hissedebilirsin. Oyun terapisti sana hiçbir zaman yapmak istemediğin bir şeyi yaptırmayacak, söylemek ve yapmak istediklerine kendin karar vereceksin” gibi bir ifade kullanmak çocuğun kendini güvende hissetmesine yardımcı olur.


Mine Çelik
Psikolojik Danışman
www.cocukvegenc.com