19 Nisan 2010 Pazartesi

DEHB DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

DEHB HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

1. DEHB Hiperaktivite Bozukluğu nedir?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan dikkat sorunları, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat sorunlarından oluşan bir psikiyatrik bozukluktur.

2. DEHB Hiperaktivite Bozukluğunun tanısı nasıl konur?

Bir kişide dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğundan bahsedebilmek için 7 yaştan önce başlamış olması gerekir, kalıcı ve sürekli olmalıdır (en az 6 ay), birden fazla ortamda görülüyor olması gerekir (ev, okul vs.), kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta olması gerekir. Hiperaktivite ve dürtüsellik ölçütü olarak tanımlanan 9 belirtiden en az altısının, en az 6 aydır, birden fazla ortamda görülüyor olması durumunda Hiperaktivite Bozukluğu’nun varlığı düşünülür.

Hiperaktivite ölçütleri:
1. Eli ayağı kıpır kıpırdır.
2. Oturduğu yerde duramaz.
3. Gereksiz yere sağa sola koşturur, eşyalara tırmanır.
4. Sakince oynamakta zorlanır.
5. Sürekli hareket eder ya da sanki motor takılmış gibidir.
6. Çok konuşur.

Dürtüsellik Ölçütleri:
7. Sorulan soru tamamlanmadan cevap verir.
8. Sırasını beklemekte güçlük çeker.
9. Başkalarının sözünü keser ya da oyunlarında araya girer.

3. DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna eşlik eden belirtiler nelerdir?

DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna eşlik eden belirtiler, zamanı iyi kullanamama, dağınıklık-düzensizlik, hırçınlık, sosyal beceri sorunları, sakarlık, koordinasyon güçlükleri, kendine güvenmeme, uyku sorunları, geçmişten ders almama, geleceği öngörememe, ödül ve cezadan etkilenmemedir.

4. DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna eşlik eden ruhsal bozukluklar nelerdir?

DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna eşlik eden diğer ruhsal bozukluklar, Özel Öğrenme Güçlüğü, Karşı Gelme Bozukluğu, Davranım Bozukluğu, Depresyon, Kaygı Bozuklukları, Tik, Tourette Bozukluğudur.

5. DEHB Hiperaktivite Bozukluğunun nedenleri nelerdir?

DEHB Hiperaktif Bozukluğunun nedenleri ailede benzer belirtilerin olması, aile içi stres ve şiddet, doğum öncesinde anne’nin sigara - alkol kullanımı, doğum sırasında erken doğum ve doğum komplikasyonları, doğum sonrasında ise bazı hastalıklara, kurşun gibi maddelere maruz kalmadır.

6. DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna sahip çocukların olumlu özellikleri nelerdir?

DEHB Hiperaktivite Bozukluğuna sahip çocukların olumlu özellikleri, enerjik olma, yaratıcılık, sıcakkanlı ve cana yakın olma, kolay ilişki kurabilme, esneklik, hoşgörülü olma, iyi bir espri yeteneğine sahip olma, risk alabilme (bazen gereğinden fazla), insanlara kolaylıkla güvenme (bazen gereğinden fazla)

7. DEHB Hiperaktivite Bozukluğunun Tedavisinde neler yapılabilir?

DEHB Hiperaktivite Bozukluğu için önerilen tedavi yöntemleri içinde etkinliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış olan tedaviler: ilaç tedavisi, anne-baba ve öğretmen eğitimi, okulda ve evde uygulanan davranış kontrol yöntemleridir. Etkinliği henüz yeterince bilimsel çalışma ile kanıtlanmamış olan diğer yöntemlerden diyet tedavisi, bazı mineral ve vitamin kürleri, EEG Biyoyararlanım alternatif tedavi olarak görülebilir.










Mine Çelik
Psikolojik Danışman
www.cocukvegenc.com

8 Nisan 2010 Perşembe

Şansım Yok Derken

ŞANSIM YOK DERKEN
Ne çok duyarız bu sözü: “ Şansım yoktu.”
“Hiç şansım yoktur.”
“Kader işte, ne yapacaksın?”
“Talihim olsaydı, böyle mi olurdu?”
“Kısmet diye bir şey var ama bize uğramamış.”
“Hayat bize hiç fırsat vermedi ki!”.
Şans, kader, kısmet, talih, baht!
Bu konu hep dikkat çekmiş, hep tartışılmış, hep araştırılmıştır.
Talih midir, olasılık hesapları mı?
Kader midir, yaşama müdahale etmek mi?
Böyle bir şeye güvenmeli mi, yoksa bu bir sığınma mı?
Hayatta fırsat mı beklemeli, fırsat mı yaratmalı?
Kadercilik, çoğu kez toplumsal bir düşünme biçimidir.
Doğu toplumlarına musallat olmuş bu mistik inanç demeti insanı rahatlatır.
Ama işte Kant gibi, Descartes gibi düşünürler, Weber gibi bilim insanları bu mistik inancı akıl terazisinde tartarak bir yana bırakmayı önermişlerdir.
Akılcı (rasyonalist) düşünce biçimi bu ‘rahatlamayı’ ortadan kaldırmıştır.
‘İnsan, kendi kaderini kendisi yaratır.’
‘Şans denilen şey, doğru zamanda doğru yerde olmaktır.’
‘Talih, senin hayata kattıklarından sana dönendir.’
‘Kısmet, hayattan alacağın pay için yaptıklarındır.’
Ama ne ki, insanların da yapamadıklarına=erişemediklerine ‘kendilerini kurtaran’ nedenler bulmaları gerekmektedir.
Arabesk düşünme biçimi budur.
Tıpkı arabesk müziğin sözleri gibi ‘Tanrım, kaderimi baştan yaz’ diye inleyecektir.’
‘Erişemiyorum, ulaşamıyorum, nerelerdesin?’ diye sızlanacaktır.
Elinden bir şey gelmemektedir, çünkü talihi yoktur.
Hiç umudu kalmamıştır, çünkü burcu öyle söylemektedir.
Boş inançlar, insanın toplumsal uyuşturucularıdır.
İnsanı ruhsal bir felce uğratmakta, hiçbir şey yapamayacağına inandırmaktadır.
Bu kısırdöngüyü kıracak olan gene, insanın kendisidir.
Kendinden hiçbir şey beklemeyenler, her şeyi başkalarından bekleyenler, şanstan, talihten, kaderden, yıldızlardan, burçlardan bekleyenler daha çok bekleyeceklerdir. Onlar, gerçekten de kendi kendilerinin engeli olmuştur.
Erdal ATABEK