29 Mart 2010 Pazartesi

Hayali Arkadaşlar

HAYALİ ARKADAŞLAR

Hayali arkadaşlara 3 – 4 yaş çocukluk döneminde sıkça rastlanmaktadır. Okul döneminin başlaması ile (yetişkin düşünce özelliklerinin başladığı dönem) giderek azalıp kaybolmaktadır. Çocuğun yaşantısında bazen kısa bazen de uzunca süre yer alır. Hayali arkadaş bazen bir yaşıt, bazen bir yaratık bazen de bir eşya olabilir. Bu varlık yaşatıldığı sürece belirli, değişmez özelliklere sahiptir. Erken çocukluk döneminde hayali arkadaş normal, sağlıklı, zihinsel ve duygusal gelişimin bir işareti olarak kabul edilse de, yine de değerlendirmeden önce bir yalnızlık duygusu ya da bir örselenme olup olmadığına dikkat edilmelidir. Ebeveynler hayali arkadaşı, ruhsal bir bozukluğun belirtisi olarak algılayıp kaygılanabilirler. Çocuk tamamen dış dünyadan kopmadığı sürece endişelenecek bir neden yoktur. Bu durum çocuklarda gelişen mahremiyet ve gizlilik duygularının bir uzantısı olarak da oluşabilir. 3 yaş çocukları kendi dünyalarının sınırlarını denerken, aynı zamanda gerçek ve hayali birbirinden ayırt edebilme yetisi henüz gelişmediğinden, hayali bir dünya kurma ve hayali insanlar oluşturma eğilimindedir. Bu yaş dönemine ait karışık düşünceler eşlik etmektedir. Çocuklar çoğunlukla öfke, kıskançlık, bencillik, imrenme gibi olumsuz düşüncelerden, rahatsızlık duyduğu için uzaklaşmak ister ve bunları başka birine bağlayarak ya da suçlarını örtbas ederek hayali arkadaşlarını kullanabilirler. Bu çocuğun doğruyu ve yanlışı ayırt edebilme beklentilerine uyum süreci olarak görülebilir. Hayali arkadaşların varlığı nasıl ki sağlıksız bir durumun habercisi değilse, olmaması da çocuğun iç dünyasının gelişmediği anlamına gelmez. Çocukların hayali arkadaşlarından vazgeçmelerinin nedenleri de yetişkinlerin engellemeleri, kötü bir şey yaptığına dair aldığı geri bildirimler, yuvaya başlama ile yaşıtlarıyla ilişki kurmaya adım atması ya da yeni düşlere sahip olma isteği olabilir.

Hayali arkadaş’a sahip çocukların özellikleri:
• Erken çocukluk dönemindedir.
• Sıklıkla kız çocuklarında görülür.
• Ortalama ve ortalamanın üzerinde zihinsel kapasiteye sahiptir.
• Bu çocuklar atılgan ve gözü pek olacağı gibi ürkek ve çekingen de olabilir
• Yalnız çocuklardır.
• Hayali arkadaşlarını kötüye kullanabilirler.

Hayali Arkadaş’ın Yararları:
• Hayali arkadaş, çocuklara kendi kimliğinin farkına varmasında güvenli bir yoldur.
• Hayali arkadaş, özellikle yaşıtlarıyla bir arada olamayan yalnız çocuklar için yakın bir oyun arkadaşıdır.
• Çocuk hayali arkadaşını kontrol edebilir, ona hükmedebilir. Dolayısıyla hayali arkadaşı vasıtasıyla ona zarar veren diğer çocukları tanımlayabilir ve onlarla baş edebilir.
• Hayali arkadaşlar gelecekteki arkadaş ilişkilerini prova etmelerine yardımcı olur.
• Hayali arkadaş, çocuğun hayal dünyasını istediği gibi keşfetmesine neden olur.
• Çocuk hayali arkadaşı ile büyümeye yönelik adımları daha cesaretle atmaktadır. Gelecekte nasıl bir yaşantı isteğini göstermesi açısından önemlidir.
• Dil gelişiminin başladığı dönemde hayali arkadaşın önemli katkıları bulunmaktadır. Çünkü hayali arkadaş onun sözünü kesmeden ilgi ile dinlemektedir.
• Aynı zamanda çocuklar hayali arkadaşları ile günlük hayatlarında açığa çıkaramadıkları güdülerini ortaya koyarak anlatmaya çalışırlar.




Anne-Babalara Düşen Görevler:
• Anne-Babalar çocuğun hayali düşüncelerini kabul etmeli ama çocuğun gerçek dünya ile arasındaki sınırlarını öğrenmelerine yardımcı olmalıdırlar. Çocuğun ihtiyacı olan mesaj “Ne olursa olsun seni seviyorum” dur. Bu durum çocuğun kendi dünyasını istediği gibi keşfetmesine yardımcı olacaktır. Çocuk, anne-babasının kendisini gerçek dünyaya geri getireceğini bilir.
• Çocuk hayali arkadaşına kendini çok kaptırırsa, gerçek arkadaşlarından ve gerçek dünyadan uzaklaşırsa konu çocuk ile konuşulmalıdır. Ona daha fazla oyun arkadaşına sahip olmasını istediğinizi söyleyebilirsiniz. Hayali arkadaşına saygı duyduğunuzu, ona değer verdiğinizi ama ‘gerçek’ arkadaşlara da sahip olması gerektiğini bilmesini sağlayın.
• Çocuğa uygun bir ya da daha fazla oyun arkadaşı ayarlanmalı ama zorlamadan tanışmaları için fırsat verilmelidir. Çocuklar sosyalleşmeyi öğrendikleri zaman desteğe ihtiyaç duyarlar. Zorlamak çocuğa yetersizlik hissettirebilir. İletişim kurmayı başardığında ise, bunun ne kadar zor olduğunu belirtmek ve gurur duyduğunuzu söylemek yararlı olacaktır.
• Hayali arkadaşının arkasına saklanırsa da üstüne düşmemek gerekir.







Mine Çelik
Psikolojik Danışman

12 Mart 2010 Cuma

Gençlerde Marka Takıntısı

GENÇLERDE MARKA TAKINTISI

Çocukluk döneminde öğrenilen her şey gün gelir yetişkin dünyasındaki yeni değerlerle yer değiştirir. İşte bu döneme ergenlik dönemi adı verilir. Eski değerlerle yenilerin karşılaştırıldığı, mesleki, cinsel ve sosyal kimliğin tanınarak yerleştirilmesi sırasında bir çabalama söz konusudur. Bu çabalamaya da kimlik bunalımı adı verilir. Kimlik duygusunun kazanılması için verilen bu çaba normaldir. Bazı ergenler bu dönemi sessizce, bazı ergenler de bu dönemi fırtınalı bir şekilde atlatır.
Marka takıntısı genellikle özentidir, bu duruma kimlik arayışındaki gençler kendilerini daha kolay ifade etme aracı olarak seçmektedirler. Marka takıntısı, aşırı noktadaki durumlarda aile çatışmalarına, yoğun borçlanmaya, hatta şiddete yol açabilecek ciddi sorunlara neden olabilir. Marka kullanmak rekabete, diğerleriyle aynı marka kullanamayanların kendisini değersiz görmesine neden olabilir. Marka takıntısı kendini daha değerli hissetmek, bulunduğu çevrede kendini kabul ettirmek ve tanımlamak için kullanılan olumsuz bir davranış biçimidir. Marka takıntısı aynı zamanda tüketim toplumunun da bir sonucudur.
Bu düşkünlüğün temelinde:
• Gelir dağılımındaki eşitsizlik,
• Kişilerin kendilerini tanımlayacak sağlıklı değerlere sahip olmaktan uzaklaşması ve toplumun öğretileri gibi sosyolojik nedenler,
• Küresel pazarlama stratejileri,
• Gençlerin farklı ve sosyal- düşünsel politik aidiyetlerinin zayıflaması olabilir.
Sağlıklı çözüm, karmaşadaki gencin uygun danışma ile bu dönemi atlatması ve kimliğini tamamlamasıdır. Ailelerin bunu fark edip ele almaları gerekir. Aileler çocuklarını yargılamamalı, aksine özgüvenlerinin artması için destekte bulunmalıdır. Markanın şekilcilik ötesinde bir anlam taşımadığını da çocuklarına anlatmalı ve kendi davranışlarıyla çocuklarına model olmalıdırlar.
Mine Çelik
Psikolojik Danışman
www.cocukvegenc.com